Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Zihin Kapısı

Resim
Zihnimiz sadece beyninizin içinde değildir. Bunu şimdilerde birçok kişi biliyor. Zihni tarif etmek gerekirse onu en iyi anlatan kelime “bir alan” diyebiliriz. Bizler kendi zihninlerimizin yarattığı alanların dışında çok daha büyük alanların bir parçasıyız. Kendi zihnimizin yarattığı alan, aile bireylerimizin yarattığı alanlar, şehrimizin, bölgemizin, ülkemizin ve dünyamızın yarattığı alanlar iç içe geçmiş kümeler gibi düşünebiliriz ve hepimiz birbirimizi etkiliyoruz. En ufak bir parçadaki değişim, en dıştaki en büyük alanı etkiliyor. Bugünlerde bunların etkisini çok daha fazla hissediyoruz. Çünkü insanlık bir kapıdan geçti, geçtiğimiz kapının etkisini yaşayabilmemiz eski alışkanlarımızı geride bırakabilmemize bağlı. E ski olan inanç kalıplarımızı, davranış şekillerimizi, izlediklerimizi, dinlediklerimizi, yemek alışkanlıklarımızı, düşündüklerimizi, yaptıklarımızı sorgulama zamanı geldi. Düşünün şimdi, küçük bir evde yaşamaya alışmışsınız ve kendinize bir anda on odalı bir villa a

Yeni Bir Dönem

Resim
Her bitiş yeni bir başlangıçtır. Bunu hemen hemen hepimizin bilmesine rağmen bitişlerde yeni heyecanları yaşamak yerine hüzünlerle, üzüntülerle kendimizi doldururuz ve geçmişe takılıp kalırız. Takıldığımız her an dirençler, beklentiler ve keşkeler bizi yer bitirir. Ruhsal varlık olarak insan deneyimi yaşadığımız bizler için en önemli farkındalık geçmişte yaşamayı bırakmak ve sadece bu AN'ın içindeki duygularla kendimizi ve sezgilerimizi büyütmek olduğunu hatırlamalıyız. Aralık ayı her yönden bitişlerin ve başlangıçların ayı. 12 Aralık enerjileri ile yepyeni bir enerji olan sevgi- huzur-coşku frekansı için bedenlerimize farklı enerjiler aktı. 18 Aralık'ta gerçekleşecek Yeni Ay ve 21 Aralık'taki Gündönümü bizi bu enerji frekanslarına daha da hazırlayacak. Şimdilerde tek yapmamız gereken sadece gerçekten değişime izin vermek. İzin verdiğimiz ölçüde kolay, rahat ve keyifli yaşayacağız. Şikayet edip, keşkelerle doldurduğumuz sürece ise bir şeyler canımız acıyacak ve direnç o

Lambadaki Cin

Resim
Hepimiz "Lambadaki Cin"in karşımıza çıkmasını ve "Dile benden ne dilersen!" demesini şüphesiz isteriz. Peki o cin gerçekten varsa ve lambamız da her zaman bizimleyse fakat biz bu lambayı doğru şekilde ovamadığımız için Cinimiz bizimle buluşamıyorsa... Bütün bir hayatı Sevgili Cinimizi bekleyerek geçirirken, o bizim burnumuzun dibinde hatta ondan bile daha yakınsa... Ne güzel olurdu değil mi? Cinimiz ile buluşmak, hayallerimizi anlatmak, yapmak istediklerimizi ve merak ettiklerimizi paylaşmak. Hatta kendimize bile itiraf etmekten korktuğumuz tüm duygularımızı en yalın bir şekilde açığa çıkarsak. Hayal kırıklıklarından korkmadan sadece en saf halimiz ile paylaşsak, birlikte dönüştürsek ve deneyimlesek. Bu Cin'in kim olduğunu bilmiyor olabilirsiniz ama her an size sizden daha yakın bir şekilde onun içindeki potansiyeli görmenizi, keşfetmenizi bekliyor. Çok mu merak ettiniz! Bilinçaltınız. Hani her şeyi depolayan hiçbir şey unutmayan, en ufak hücreniz

Titreşimlerle Yaşıyoruz

Resim
“Titreşimleri duyularımızla algılayabileceğimiz şekilde indirgeyen enerjiye madde deriz. Madde diye bir şey yoktur.”  Albert Einstein En son yazımda duygu ve düşüncelerimizin ikisinin de titreşimler yaydığını anlatmıştım. Meraklısı için bugün bu konularla ilgili biraz daha bilgi vermek istiyorum. Madde dediğimiz şey aslında bizim sadece duyu organlarımızla algıladığımız titreşimde olan enerjiler. Evrendeki gördüğümüz görmediğimiz her şey titreşir ve her şey bir enerjidir. Düşüncelerimizin titreşme frekansı gözümüzün algılayabileceğinden çok yüksek seviyede olduğu için düşüncelerimizi ve duygularımızı görmeyiz. Cansız kabul ettiğimiz bir taş yavaş titreşir, bitki biraz daha hızlı hatta bitkilerin de kendi içlerinde titreşimleri arasında farklar var, mesela gül yüksek titreşimli bir bitki ve yapılan araştırmalar sonucunda gül kokusunun insanın titreşimlerini yükseltiği belirlenmiş, gül banyoları da sezgisel olarak bunun bir sonucu olsa gerek. H ayvanlar da bitkilerden hızlı,

Ruh Olmak

Resim
Her an her dakika kendimizle, çevremizdeki kişilerle, canlı, cansız tüm varlıklarla ilişki içindeyiz. Bu ilişkilerin bir kısmını bilinçli farkındalığımızla, kimi ise bilinçaltı kodlarımızla gerçekleşiyor. Biz hissetsek de hissetmesek de bilinçaltı kodlarımız yaşadığımız hayatın neredeyse %97 sini yönetiyor. Ancak bu kodların farkında olup, biz değiştirmek isteyene otomatik pilota bağlı bir yaşamın içinde var oluyoruz. Yaşadığımız hayatı entelektüel boyutta anlamaya çalışmamız bir meyvenin tadını, özelliklerini bize birinin anlatılmasıdır aslında. Düşünün şimdi, daha önce ismini, fotoğrafını hiç görmediğiniz bir meyve ve tadına da hiç bakmadınız. Ben de size bu meyveyi yiyen biri olarak rengini, kokusunu, tadını, neye benzediğini daha birçok bilgiyi anlatıyorum. Bu meyveyi siz de sonrasında başkasına anlatabilirsiniz, o da başkasına ama sadece ilk kişinin deneyimi üzerinden. İşte birçoğumuz yaşadığımız hayatı bu şekilde deneyimliyor. Oysa spiritüel boyutta anlamak için o meyvenin

Her Şey Benim Elimde!

Resim
Baharın gelmesiyle içimiz kıpır kıpır, bir taraftan yazın heyecanı bir taraftan kışın mahmurluğundan uyanmak, ne güzel ki doğanın uyanışı ile her bir hücremiz ayrı ayrı canlanıyor.  Kimimiz bu duyguları yaşarken kimimiz de biraz endişeli. Fiziksel dünyanın çok fazla ön planda olduğu bir bilinçle yaşadığımız bugünlerde adeta merkezimize koyduğumuz dış görünüşümüzü değiştirmek için kadın erkek neler neler yapmıyoruz ki. Diyetler, kremler, estetik bir dizi işlemler.   Birçok diyet, spor programı yaptıktan sonra yine eski halimize neden kısa bir sürede geri dönüyoruz? Bazıları ne kadar çok yiyor ama neden kilo almıyor ve nasıl hep fit kalabiliyorlar?   Bazılarımız için hayat çok kolay iken bazılarımız için neden bu kadar zor ve neredeyse her şey mutsuzlukla sonuçlanıyor.   Peki ne oluyor ki bu aynı programlar, aynı işlemler farklı zamanlarda farklı sonuçlar veriyor ve kişiden kişiye değişiyor? Hayat acaba herkes için adil değil mi? Bunun bizim bilinç seviyemizle, bakış açımızla

Hıdırellez

Resim
Baharın başlangıcı Cemre düşmesiyle başlar, Hıdırellez ile perçinlenir. Hıdırellez de tıpkı diğer bayramlar, grup bilinci ile ettiğimiz dualar ve niyetler gibi bizi isteklerimiz ile aynı frekansa çıkarmak amacı oluşturulmuş   ritüellerden biridir. Bilim insanları kuantum   fiziğinin   keşfi ile   beyin ve kalp arasındaki bağlantıyı, bilinçaltının gücünü, ortak bilincin varlığını   her an   daha da çok anlamaya ve ispatlamaya başladı.   Bu yöndeki keşifler bizlerin de aslında maddenin ötesinde bir titreşim olduğumuz sonucunu ortaya koymamıza neden oldu. Böylece duygularımız, düşüncelerimiz ve deneyimlerimiz arasındaki ilişkiyi fark etmeye başladık.  Duygularımızın bir titreşim ve frekans olduğu, düşüncelerimizin duygularımızla uyumlu vibrasyonlarda olduğunda niyetlerimizin deneyime daha hızlı dönüştüğünü keşfettik. Kısaca   ne düşünürsek,   ne hissedersek   onunla aynı frekanslarda titreşmeye başlarız, böylece   istediğimiz   durumun frekansındaki maddeleri deneyimleriz.   G

Sevgi

Resim
Günlük yaşadığımız deneyimlerin ve bize öğretilenlerin içinde o kadar kayboluyoruz ki, "Biz Kimiz?Ne yapıyoruz? Neden burdayız? Nereye gidiyoruz?" gibi soruları düşünmeye, anlamaya hiç vaktimiz kalmıyor. Televizyonlarda, medya ve çevremizdeki hemen hemen her şey de bizim bu soruları aklımıza getirmememiz için elinden gelen her şeyi sonuna kadar yapıyor. Dünya değişiyor, teknoloji değişiyor, bilim dünyası her geçen gün yepyeni teoriler, kuramlar ve sonuçlar ortaya çıkarıyor. Bu değişimin içinde peki ya bizler! Bizler sadece bir takım kişilerin planladığı doğrultuda değişiyoruz. Bunun için kendi çabamızla bir şey yapmaya tabi ki yönelmiyorsak uyuduğumuz uykuda daha derin rüyalar görmeye devam ediyoruz. Birçoğumuz yaşadığımız evrenin maddeden oluştuğunu sanmaya devam ediyoruz. Bazılarımız ise bunun böyle olmadığını biliyor ama bu bilgi ile kendi hayatında neler yapabileceğinin bile farkında değil. Yaşadığımız Dünya ve Evren işittiğimiz, gördüğümüz, duyduğumuz, dokundukları