Aileme

Evimden ayrıldığım gün 16 yaşındaydım, korkuyordum.
Uzun zamandır kullanmadığımız ailemize ait o değerli valiz saklandığı yerden çıktı. O kadar önemliydi ki bu valiz her seyahatten sonra özenle yerinden çıkarılır ve işi biter bitmez elbise dolabının en yüksek yerine yerleştirilirdi. Sert kapaklı, mavi ile gri arasında kendi küçük içi büyük tıpkı benim gibi. O valiz bana verildiğinde sanki biraz daha büyümüştüm ve kendimi önemli hissetmiştim. Otobüse bindim, hayatımda ilk kez tek başıma yolculuk yapacaktım. Tüm korkularımı, hüzünlerimi kalbimin en derin yerinde saklamak için çaba gösteriyordum, aksi takdirde babam her an göndermekten vazgeçecek gibi bakıyordu gözlerime. Babam o güçlü, her şeye bağırıp çağırarak yaklaşan, her koşulda kendi istekleri olsun isteyen, kısa boylu ama yüreği büyük adam sanki benim mutsuzluğuma yenilmiş ve beni Adana’ya göndermeye karar vermişti. O gözler bu gidişin bir dönüşü olmadığını anlamış gibi gizli gizli süzülen gözyaşlarını saklaya çalışıyordu.
O günün üzerinden şimdi neredeyse 20 sene geçti, evet yanılmamıştı, ailemin yanında bir daha tatiller dışında hiç yaşamadım. Her geçen zamanın beni onlardan uzaklaştıracağını düşünürken durum hiç de öyle olmadı, büyüdükçe onları anlamaya, onları daha çok sevmeye başladım. Şimdi dünyanın diğer ucunda olmama rağmen onlar hep benimle.
Hepinizi çok seviyorum.


Yorumlar

  1. Canim birtanem yazdigin herseyi okudugumda kendimi tutmam cok zor oluyor zaten sonunda da tutamayip agliyorum.emin ol ki biz de cok seviyorum.sende biliyorsunki benim en buyuk ve ilk idolümsün

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Titreşimlerle Yaşıyoruz

Lambadaki Cin

Zihin Kapısı